27 Mart 2015 Cuma

Canavar da bizim kıyamet de

Kader Yumurtaları’nda üstümüze baş edilemez canavarlar salan Bulgakov, ideolojinin sabitleştirerek dine dönüştürdüğü ilerleme inancının varabileceği tehlikeli noktaları gösteriyor

Erdem ŞİMŞEK




Mihail Bulgakov, Kader Yumurtaları’nda bilimin ve ilerleme tutkusunun varabileceği en uç noktayı kendine has sürreal motifli üslubu ile anlatıyor. Kader Yumurtaları, Stalin döneminde var olan sansür uygulamalarının sıklıkla kurbanı olan Bulgakov’un kendi çaresizliğini, var olan kuşatma halini Profesör Persikov karakteri üzerinden anlattığı bir kitap olarak okuyabiliriz. Hayat ışını olarak da adlandırılan kızıl bir ışın keşfeden Persikov, ışının organizmaların çok hızlı üremelerine sebep olduğunu fark eder. Profesörün tüm olasılıkları gözden geçirmeden keşfini bilim dünyası ile paylaşmak gibi bir düşüncesi yoktur ama işler onun istediği şekilde gelişmez. Persikov’un ağzından çıkan her söz, baskıcı rejimin spekülatif çarpıtmalarıyla onu yokuş aşağı bir yola iter. Kurumsallaşırken katılaşmış bir ideoloji, mantığı da koşullayarak içerdiği esnekliği yok eder. Her şey amacın yoluna itilir ve akıl araçsallaşır. Kıyamet, dışarıdan gelen canavarlarla değil, var olan yapıların beslediği, ortaya çıkardığı canavarlarla gelir. Savaş deriz o canavara ya da kriz; ve belki yakın gelecekte ekolojik felaket…

‘PİSLİKSİNİZ SİZ’

Kader Yumurtaları, bir ülkeyi kıyamete götürebilecek bütün aşamaları inceden ele alır. Bilim, basın, bürokrasi, kukla memurlar, ordu ve nihayetinde çığırından çıkan toplum! Bunları arka arkaya sıraladığımızda Hitler faşizminin ana unsurlarının izdüşümünün görünmesi bir tesadüf değildir. Daha ilk aşamalarda kurbağalar üzerinde acımasızca deney yapan Persikov da masum değildir. Bunu çarmıha gerilen, korkudan ve acıdan taş kesilen kurbağa da söyler: “Kurbağa ağır ağır kafasını kıpırdattı ve ferin söndüğü gözlerinde, ‘Pisliksiniz siz, başka bir şey değil…’ kelimeleri açık seçik göründü”. Bilimin acımasızlığı, bürokrasinin algı öldüren mekanizması ve bir dine dönüşen ilerleme inancıyla birleşince kıyametin canavarları ete kemiğe bürünür. Hitler yerine Stalin’i koysak şu cümleye ne değişir: “Hitler ve Üçüncü Reich, başka hiçbir çağın inanmadığı kadar ilerlemeye inanan ve bunun başarılmakta olduğundan emin olan bir çağın korkunç ve uygunsuz meyvesiydi” (Lewis Namier)

BİR ŞANS DAHA

Hitler ile eşleştirirken Rus Edebiyatı’nda yapılan sistem eleştirilerini temelde komünizm eleştirisi olarak okumanın yanlış olduğunu belirtmek gerekir. Bunlar temelde ‘katı modernizm’ eleştirileridir. Bu yüzden Hitler rejimi ile ve bürokrasinin baskın olduğu, ilerlemeye inancın dine dönüştüğü her tür rejim için eşit okuma içerirler. Zamyatin “Gezegen gençliğine geri dödürülecekse ateşe verilmeli, evrimin arızasız yolundan çıkarılmalıdır” der. Platonov, insanlığın kaybolduğu bir yapının çukurunda, geleceği gömdüğü ama ona ‘yeniden doğuş’ adını verdiği bir başka çukurda saklar umudunu. Soljenitsin ve Bulgakov daha karamsardırlar. Soljenitsin Kanser Koğuşu ve Gulag Takım Adaları’nda en acımasız manzaraları sergiler ama ölenin, ölenlerin insan olduğunu hatırlatır. Bulgakov ise Kader Yumurtaları’nda baş edilemez canavarları salar üzerimize. Ama sonunda bize bir şans daha verir…







Kader Yumurtaları
Mihail Bulgakov
Çev: Erdem Erinç
Everest Yayınları, 2014
100 Sayfa

– Yurt Gazetesi’nde 4 Şubat 2014 tarihinde yayınlanmıştır.

0 yorum: