Evde kadın aynanın önünde durup uzun uzun gözlerine baktı;kendini seyretmek için değil,sanki bu kendi hakkında sakince düşünmenin bir yoluymuş gibi.
Yüksek sesle konuşmaya başladı:"Ne düşünürseniz düşünün.Siz ne kadar benim hakkımda bir şey söyleyebileceğinizi sanırsanız,ben de sizden o ölçüde bağımsız olacağım.Bazan öyle geliyor ki,insan başkaları hakkında yeni her ne biliyorsa,o arada geçerliliğini kaybetmiş şeylerdir bildikleri.Gelecekte bana biri nasıl olduğumu açıklayacak olursa-isterse bana iltifat etmek için olsun-böyle bir küstahlığı dinlemek istemediğimi söyleyeceğim"
...
Kadın: "Hayır,mutlu olmayı istemiyorum,memnun olayım yeter.Mutluluktan korkuyorum.Sanırım mutlu olmaya katlanamam,şu kafam dayanamaz.Çıldırır,bir daha düzelemem,ya da ölürüm.Ya da birini öldürürüm."
...
Gece kadın yalnız oturma odasında oturuyor,müzik dinliyordu,hep aynı plağı:
The Lefthanded Woman
Seni yabancı bir kıtada görmek isterdim.
Çünkü ancak orada yalnız görürüm seni başkalarının arasında...
...
Bruno kendi kendisine bir şiir söylüyordu.
"Bir pervane gibidir acı Tek farkı,insanı alıp götürmez bir yere Döner de döner habire"
...
Franziska'nın elinde bir kartvizit vardı:"Yyaımcın giderken adresini tutuşturdu elime."Ayağa kalktı:"Şimdi ben bile yalnız olmak istiyorum artık."
...
Günün aydınlığında terasta,salıncaklı sandalyede oturuyordu kadın...