27 Mart 2015 Cuma

Mars’ta tek başına

Andy Weir’in 2014’e damgasını vuran kitabı Marslı, zayıf noktaları olmakla beraber, kızıl gezegende şimdiye kadar pek karşılaşmadığımız türden farklı bir deneyim sunuyor

Erdem Şimşek




Goodreads okurları tarafından 2014 yılının en iyi bilimkurgu kitabı seçilen Marslı, İthaki Yayınları tarafından Emre Aygün çevirisiyle kısa sürede dilimize kazandırıldı. Andy Weir tarafından kaleme alınan kitap, Mars’a göreve giden Ares 3 ekibinden öldü sanılarak bırakılan Mars’ta bırakılan Mark Watney’in hayatta kalma öyküsünü anlatıyor. Şiddetli bir fırtına içerisinde Watney, baygın bir halde yerde yatarken, ekibin kalanı kendi canlarını da kurtarmak zorunda kalarak Mars’tan ayrılır. Ancak Mars’a tekrar bir uzay gemisi göndermek öyle kolay birşey değildir. Bu aylar alacak bir süreçtir. Esasen bir botanist olan Watney, kendine geldikten sonra burada tek başına bir yaşam mücadelesi verir. Üstelik, hayatta olduğunu duyurmanın bir yolu da yoktur.

Hayatta kalmak için


Watney, hab isimli uzay evinde yaşadığı ve yaşayabileceği her türlü soruna çözümler arar. Oksijen ve su üretmesi, elindeki vitaminlerin haricinde kalori ihtiyacını karşılayacak bir besin üretmesi gerekir. Ve Watney, Mars’ta patates yetiştirmeye başlar. Üstelik kitapta her şey o kadar bilimsel bir dille anlatılır ki, bunun olabileceğine inanarak okumamanız için hiçbir sebep kalmaz. Watney’in günlükleri şeklinde başlayan kitapta hikaye ilerledikçe pencereler çoğalır. Hikaye Watney’in günlükleri ile Mars’tan, NASA birimlerinin koşturması ile dünyadan ve vicdan yükünü taşıyan bir grup insan olarak Hermes isimli uzay gemileri içindeki Ares 3 ekibinden olmak üzere 3 farklı noktadan anlatılır. Belki de bir okur olarak Mars’la en gerçekçi teması oluşturmamızı sağlayan kitap, bizi kızıl gezegenin soğuk ve uzayıp giden boşluklarla dolu korkutucu atmosferinde de sıkça dolaşmaya çıkarıyor. Burası herhangi bir yer değil, burası en ufak bir hatada, içeriden dışarıya boşluğa çekilerek ölüme yutulacağınız bir gezegen. Burada Marslılar ya da varlık değil, yokluk öldüren.

Peki ya Dünyalılar?


Weir’in kitabı yarattığı atmosferdeki ve bilimsel başarısına karşın, edebiyat olarak o kadar doyurucu değil. Kitabın en büyük başarısı NASA, Mars ve uzaya dair taşıdığı yığınla bilgi iken, başarısızlığı ise klişeleşmiş Amerikan tarzı espriler ve insan yaşamının değeri noktasında hissettirdiği çelişkiler. “Bu hayatta üç milyar dolarlık bir uzay aracını tahrip ettiğini söyleyebilecek pek fazla insan yok ama ben onlardan biriyim işte” diyen Watney ve hikaye içerisinde geçen hemen hemen bütün NASA yetkilileri için Mars’taki o tek kişinin yaşamı için dökülebilecek tonlarca paranın bir önemi yok. Watney’in dalga geçercesine söylediği 3 milyar dolar, dünyadaki sorunların büyük kısmını çözebilecek bir rakam. Bir Amerikalı bunu kolayca hazmedebilir ama sanıyorum ki açlığı daha çok tanıyan coğrafyalarda bu pek mümkün olmaz. Marslı, bize Intersetllar’ın (Yıldızlararası) yaşattığı ‘kendi gezegenimiz mi, uzak gezegenler mi?’ sorgulamasını da yaşatmıyor. Yazar, bu çelişkileri de işleyebilseymiş, eserini çok daha sağlam bir yere taşıyabilirmiş.

Beyazperdeye taşınıyor

Marslı, muhtemelen 2015 sonlarında beyazperdede de seyirciyle buluşacak. Ridley Scott tarafından sinemaya uyarlanan hikayenin başrolünde ise Matt Damon yer alacak. Bir kitabı filmden önce okumanın tadı başkadır. Sizin hayalgücünüzde oluşturduğunuz görüntüler perdede yansıyanla kendisini kıyaslar. Bu kitaptaki ayrıntıların büyük kısmı filmde yer almayacaktır. Bu yüzden de film öncesinde kitabı okumak ayrı bir önem kazanıyor. Edebi açıdan yeterince doyurmasa da Marslı, o kızıl gezegende pek benzerini okumadığımız bir deneyim sunuyor.



Marslı
Andy Weir
Çev: Emre Aygün
İthaki Yayınları, 2015
416 Sayfa

- Yurt Gazetesi'nde yayınlamıştır


0 yorum: